Sayfalar

28 Şubat 2017 Salı

Diyet Dostu Sağlıklı Ara Öğün Seçenekleri

Ara öğünler,kan şekerinizi dengede tutarak çabuk acıkmayı, bir sonraki ana öğünde fazla yemeyi engeller.Metabolizmanızı hızlandırarak kilo vermenize yardımcı olurlar.Ara öğün yapılmadığı takdirde kan şekeriniz düşer ve bir sonraki öğünde yediklerinizi vücudunuz depolar,süre gelen bu olayda kilo problemleri ortaya çıkar.Özellikle şeker hastaları,reaktif hipoglisemi yaşayanlar ve zayıflama diyetinde olanlar muhakkak ara öğün yapmalıdırlar.





İşte size hem lezzetli hem de sağlıklı ara öğün seçenekleri :

  • 1 dilim ekmek,1 dilim az yağlı peynir,yeşillik
  • Light kaşarlı 2 dilim tam buğday ekmeği ile tost,söğüş sebze
  • ½  Simit , 1 yemek kaşığı lor peyniri
  • 3 adet galeta , 1 bardak ayran
  • 1 kutu probiyotik yoğurt,2 adet kuru incir
  • 1 bardak az yağlı süt,1 adet orta boy meyve
  • 3 adet kuru incir ,10 adet badem
  • ½ kase yoğurt,1 yemek kaşığı yulaf ezmesi , 1 adet meyve
  • 3 kuru kayısı , 2 ceviz içi
  • 1 tatlı kaşığı fıstık ezmesi, ½ elma
  • 1 kutu meyveli yoğurt,3-4 adet ceviz içi
  • 3-4 adet diyet bisküvi, 1 fincan sade Türk kahvesi
  • Salata tabağı(yağsız ) , 1 dilim beyaz peynir, 2-3 adet galeta
  • 1 avuç leblebi,1 bardak ayran
  • 1 bardak süt,1 çay kaşığı tarçın


Ara öğünlerinizden 2-3 saat sonra ana öğüne başlayabilirsiniz.

Afiyet olsun..


    Sağlığınıza değer verin.. 
Devamını Oku »

25 Şubat 2017 Cumartesi

Sağlıklı Kilo Almanın Yolları Nelerdir?

Günümüzde aşırı kilo şikayetiyle birçok kişi zayıflama diyetlerine başvururken buna paralel olarak kilo almak isteyen kişilerin sayısıda azımsanmayacak derecede. Diyetle günlük alınan toplam enerjinin harcanan enerjiden daha az olması veya alınan besinlerin vücut tarafından kullanılmaması durumunda zayıf olma hali ortaya çıkıyor. Bunun dışında zayıf olma nedenleri arasında; sindirim sistemi bozuklukları, metabolizmayı hızlı çalıştıran hipertiroid gibi hormonal hastalıklar, kilo alma korkusu, psikolojik bozukluklar ve buna bağlı iştah kesilmesi, yeme bozukluğu, bağırsak parazitleri ve emilim bozuklukları, kullanılan ilaçlar, fazla fiziksel aktivite yapılması, kronik diyare gibi zayıflatan hastalıklar ve düzensiz yemek yemek ve uzun açlık gibi sebepler gösterilebilir.






Sağlıklı kilo alımı,kilo vermekten daha zordur:
‘Aman canım sende biz kiloları vermekten bahsediyoruz sende kilo alamıyorum diye yakınıyorsun,bol bol çikolata ye,cips ye ,poğaça,börek ye..’ böyle öğütleri mutlaka sizlerde etrafınızdan duymuşsunuzdur.Düşünülenin aksine zayıf bir bireyin kilo alması,kilolu bir bireyin kilo vermesinden daha zor olabilir.Mutlaka uzman destaği gereklidir.



  • Öğünlerinizi atlamayın,özellikle günün en önemli öğünü olan kahvaltıyı uyandıktan 1 saat içerisinde mutlaka yapmaya özen gösterin.





  • Karbonhidrat ağırlıklı beslenmeyin,yanlış bir algı olarak karbonhidrat ağırlıklı beslenmek kilo yapar diye düşünebilirsiniz fakat sağlıksız kilo alımına sebep olur.Öğünlerinize karbonhidratın yanında sağlıklı yağlar ve proteinde ekleyin.Sağlıklı yağ olarak naturel sızma zeytinyağını tercih edebilirsiniz.Kırmızı et,beyaz et,balık,peynir ,yumurta,kaşar peyniri protein deposu olarak öğünlerinizde tüketebileceğiniz besinlerdir.






  • Sağlıksız yağlardan uzak durun.Cips,çikolata,patates kızartması gibi besinler ,fast food beslenme oldukça sağlıksız yağ içerir.Fazla yağlı beslenmek tokluk hissini arttıracağı için acıkmanızı engelleyecektir.



  • Ara öğünlerinizi ihmal etmemeye özen gösterin.Ara öğünlerde kalori değeri ve protein değeri yüksek besinler tercih edilmelidir .Özellikle fındık,badem,ceviz ,fıstık gibi kuruyemişler kalori içeriği yüksek olmakla beraber posa,vitamin ve mineral içeriği de oldukça yüksektir.




  • Gün içerisinde ara öğünlerden birinde sütlü tatlı olarakta tüketebilirsiniz. Sütlü tatlılar, protein ve kalsiyum alımınıza katkı sağlarken; aynı zamanda kilo almanız için ihtiyacınız olan enerji için iyi bir destekleyicidir. Besin değeri yüksek olan sütlü tatlılar, sağlıklı beslenerek kilo almanıza yardımcı olacaktır. Keyifle tüketeceğiniz sütlü tatlınızın üzerine de ceviz, fındık, fıstık gibi yağlı tohumlardan ilave edebilirsiniz.



  • Yemeklerini pişirirken besin değerin arttırmanız kilo almanıza faydalı olucaktır. Örneğin; makarnalar peynirli, kıymalı olabilir, kek ve pastalar fındık, cevizli yapılabilir. Çorbalara kıyma, buğday, pirinç, patates, şehriye koyulabilir.Ayrıca baharatlar, bazı soslar ve salçalı yemekler iştah açar. Yemekleri pişirirken hipertansiyonu olmayan kişiler rahatlıkla kullanabilirler.



  • Tatlılar iştahı azaltmayacak miktarda tüketilmelidir. Çok fazla tatlı tüketimi ana yemeklerin alımının azalmasına ve iştahın kapanmasına sebep olabilir.


  • Yemekle beraber alınan içecek midenizin şişmesine ve hızlı doyuma neden olur. Su tüketimi bile yemekten sonraya bırakılmalıdır.


  • En önemlisi de tabi algınız ve psikolojiniz ' kilo alamıyorum,çok zayıfım kilo almak istiyorum düşünceleri' yerine' kilo alma yöntemlerini öğrendim ve kilo alma yoluna girdim' sinyallerini beyninize gönderin.




Unutmayın Siz İsterseniz Her Şeyi Başarabilirsiniz..








Devamını Oku »

20 Şubat 2017 Pazartesi

Doğal Antibiyotik İçeren Mucizevi Besinler


Bitkilerde, özellikle küf mantarlarında bulunan yada sentezle elde edilen, birçok mikroba karşı kullanılan, streptomisin, penisilin vb. maddelerin ortak adına Antibiyotik denir.Antibiyotik kullanımı genellikle enfeksiyon kaynaklı hastalıkların tedavi sürecinde uygulanır.Tıbbi olarak bu tür problemler için geliştirilmiş oldukça kimyasal kaynaklı ilaçlar vardır.Peki hepimizin mutfağında bulunan,doğal antibiyotik içeren,hastalıkların tedavisine yardımcı besinler nelerdir?


Soğan & Sarımsak : Doğal antioksidan ve antibiyotik olarak karşımıza ilk çıkan besinlerden biri içerisinde aynı maddeyi bulunduran bu ikilidir.İçeriğinde yer alan ‘sulfosid’ maddesi pek çok kimyasal ilacın dahi ulaşamadığı derecede antibiyotiksel etki göstermektedir.Ayrıca yetişkin ve çocuk ayırt etmeden tüketebilirsiniz.Tabi ki aşırıya kaçmamak şartıyla.





Bal : İçermekte olduğu antimikrobiyal enzimi ile vücut içerisinde tehlike arz etmekte olan bakterilerin büyümesine ve çoğalmasına engel olur. Özellikle öksürüğe iyi gelen bu besin uyku kalitesini arttırmaya da yardımcı olur. 



Brokoli : Kimyasal antibiyotiklerde meydana getirilip vücuda enjekte edilmesi sağlanan en önemli etkin madde olan ‘karoten’ brokolinin içerinde yer alan güçlü maddelerden sadece bir tanesidir. C ve B grubu vitaminleri içeren bu besin doğal antibiyotik içeren besinlerin arasındadır.







Havuç : Pek çok bitki ile karşılaştırıldığında tüketimi ve ulaşımı gayet kolay olan bu besinin kan yapıcı olması ve besin fonksiyonları açısından elzem olmasıyla beraber antibiyotik etkisi de oldukça yüksektir.






Turp : İçermekte olduğu C vitamini ve iyot ile güçlü bir doğal antibiyotik etkisi bulunmaktadır.Özellikle üst solunum yolları enfeksiyonlarında bal ile karıştırdığınız turp suyu hastalığınızın tedavisinde büyük gelişme gösterecektir.





Lahana turşusu : Probiyotik içeriği sebebiyle mikroorganizmaları yok edici süre içerisinde oldukça etkin düzeyde fayda sağlar.





Nar : Doğal antibiyotik etkisini gösteren meyveyi dilerseniz suyunu sıkarak dilerseniz tanelerini tüketerek tüketebilirsiniz.Taze meyve suyu olarak tükettiğinizde sıktığınızdan kısa bir süre sonra tüketiniz ki içeriğinde ki vitaminler kaybolmasın.




Kayısı : A vitamini açısından zengin olan kayısı özellikle idrar yolları enfeksiyonlarında antibiyotik etkisi gösteren meyvelerden biridir.




Üzüm : Kan temizleme özelliğine sahip olan üzüm,akyuvarların gelişimi için uygun şartların oluşturulmasında görev sağlar.Fakat glisemik indeksi yüksek olan bu meyvenin özellikle diyette tüketilirken miktarına dikkat edilmelidir.





Greyfurt : Turunçgiller familyasından olan greyfurt ailesi içinde en yüksek oranda C vitaminine sahip meyvedir.Sahip olduğu bu içerik sayesinde bağışıklık sisteminde görev alacak olan akyuvarların üretimi için oldukça fayda sağlar.



Badem : İçeriğinde yer alan ‘Amigdalin’ maddesi bağışıklık sistemini güçlendirerek mikroplarla savaşmayı sağlıyor.Mümkün olduğunca paketlerde kabuksuz satılanları değil, kabuklu bademi tercih etmelisiniz.






Unutmayın ki Sağlıklı Beslenmek Bir Ayrıcalıktır..



Devamını Oku »

15 Şubat 2017 Çarşamba

Şeker Tüketiminizi Azaltmanız İçin 18 Neden

3 beyazdan biri..Hayatımızın her anında..İnsanlar için vazgeçilmez bir besin. Doğal olarak meyve ve sebzelerde bulunan şekere fiziksel sağlığımız için ihtiyacımız var. Özellikle zihinsel faaliyetlerin yürütülmesi ve iyi bir ruh hâli için olmazsa olmaz fakat  aşırı şeker tüketiminin ve kimyasal işlemlerle beyazlatılmış şekerin zararları oldukça fazla..

İşte şeker tüketimini azaltmanız için 18 neden:



      
     
1.   Aşırı derecede bağımlılık yapar.

2.   Cildin yaşlanmasına ve kırışıkların artmasına neden olur.

3.   Depresyona,anksiyete bozukluklarına ve dalgınlığa neden olmaktadır.Hafif bir   sersemlik hissediyor veya zihinsel netlik hissedemiyorsanız bunun sebebi önceki   hafta içinde tükettiğiniz aşırı karbonhidrat olabilir.Henüz fazla           yaşlanmamışken zayıf  hafızaya ve alzheimera neden olur.

4.   Böbrek taşlarına ve böbrek yetmezliğine sebep olur.


5.   Kemik erimesine sebep olur.


6.   Damarlarınızın sertleşmesine ve dolaşım sisteminizin bozulmasına yol açmaktadır.

7.   Diyabetin hastalığının en büyük sorumlusudur.


8.   Uzun vadede safra kanalı kanserine, akciğer kanserine neden olmaktadır.

9.   Vücutta kanser hücresi varsa bu hücreleri beslemektedir.


10. Kalp krizi riskinizi 300 kat artırmaktadır.

11. Aşırı kilo almanıza sebep olur ve kilo vermeniz gittikçe zorlaşır. Sofradan aç kalksanız da kilo alırsınız.


12. Damar tıkanıklığına sebep olur.

13. Kangren riskini artırır ve sinir sistemini tahrip eder.


14. Çocukların büyüme hormonlarının salgılanmasını engeller, tüm vücut hormonlarının dengesini bozar.

15. Konsantrasyon kaybına sebep olacağı için çocukların ders başarısını düşürür.


16. Dişlerin çürümesine neden olarak buna bağlı böbrek ve bağırsak iltihaplanmalarını getirir.

17. Migren hastalığına sebep olur ve sık sık baş ağrısı meydana getirir.


18. Vücudun savunma sistemini zayıflatır ve özellikle kış hastalıklarına bunun yanında çeşitli virüslere karşı saldırıya açık hale getirir.





Okumaya başladığınızda ve sonunda oluşan fikirleriniz hala aynı mı?


Sağlığınızı tehlikeye atmayın,mutluluğunuzdan ödün vermeyin..
Devamını Oku »

13 Şubat 2017 Pazartesi

Diyetten Sonra Verdiğiniz Kiloları Nasıl Korursunuz?

Sıkı bir diyet uyguladınız ve hedefinizdeki kiloya ulaştınız.Ya da sıkı bir diyetin içerisindesiniz.Diyetten sonra geçen sürede yiyemediğiniz her şeyi yemek isteyebilirsiniz.Diyetten sonra yapılan en büyük  yanlışlardan biri de budur.Verdiğiniz kiloları korumak için kilo koruma programına geçmezseniz hem emeğinizi hem de vaktinizi çöpe atmış olursunuz.Bu yüzden diyetinize ne kadar zaman ayırdıysanız ,kilo koruma programına da o kadar zaman ayırmalısınız.






Dilerseniz diyetten sonra sık sık karşılaştığımız bir örnekle başlayalım:

Örneğin: Bugün özel bir gün,en yakın arkadaşınızın doğum günü , önce akşam yemeği yiyeceksiniz ve sonrasında büyük doğum günü pastalı doğum günü partisine katılacaksınız.Önünüzde 3 karar var;


1.Karar : ‘ Bugün özel bir gün istediğimi yiyebilirim.’
Bugün en yakın arkadaşımın doğum günü istediğimi yiyip,içebilirim.Birkaç gün aç kalırım dengelerim ne olucak..

2.Karar : ‘Pastanın tadına bile bakmayı düşünmüyorum.’
Diyetim için o kadar uğraştım 1 kilo almaya bile tahammülüm olamaz..

3.Karar: ‘İstediğimi yiyebileceğimi ve yediğimde nasıl dengeleyebileceğimi artık biliyorum.’
İstediğim kiloya ulaştım,sağlıklı beslenme önerilerini alışkanlık haline getirdim bugün en yakın arkadaşımın doğum günü tabi ki pastasından bende yemeliyim.Ne yapıcağımı biliyorum,yemekte tercihimi ızgaradan yana kullanıp yanında da yağsız salatamı yiyebilirim.1 dilim pasta için ana yemeğimde ki ekmekten ve salatamdaki yağdan vazgeçtim.Böylece dengelemiş ve doğum gününün tadını rahatça çıkartmış olurum.


Peki sizin kararınız ne olurdu?


Koruma programı  hayatınızı kısıtlayan,aslalardan oluşan,motivasyonunuzu düşürecek bir diyet uygulaması değildir.Aksine sağlıklı beslenmeyi artık alışkanlık haline getirdiğinizin,hangi besinin yerine ne yiyebilirim,nasıl dengeleyebilirim sorularına rahatlıkla cevap verebildiğiniz bir uygulamadır.Koruma diyetinde :


  •         Beslenme düzeninde rafine edilmiş ve işlem görmüş gıdalara mümkün olduğunca yer verilmemelidir.Bu yüzden beyaz ekmek yerine, tam tahıllı ekmek tercih edin, pirinç yerine sofralarınızda bulgura yer verin.

                                           
  •        Besin öğeleri açısından zengin tam tahıllı ve lifli gıdalara yer vererek tokluk hissini artırın. Kalkar kalkmaz ilk 1 saat içinde kahvaltı yapılmalıdır. Böylece metabolizma hızı yüzde 40 artabilir. Ayrıca gün boyu iştah kontrolü sağlanabilir.


  •         Gün içerisinde ara öğün yapmayı atlamayın. Ara öğün hem tokluk hissini artırır hem de metabolizmayı canlı tutar.


  •         Yemeğinizi televizyon başında veya başka bir şeyle uğraşırken değil, sakin bir ortamda yiyin.




  •         Şeker ve şekerli gıdalardan, şarküteri ürünlerden, beyaz unla yapılmış pastane ürünlerinden, krema, kaymak gibi yağlı gıdalardan mümkün olduğunca uzak durun. Besleyici değeri olmayan ve boş enerji kaynağı olan bu ürünler sizi kısa süreli tok hissettirse de, daha sonrasında birden bire acıkmanıza ve diğer öğünde daha çok yemenize sebep olur.


  •         Düzenli su içmeyi ihmal etmeyin.Günde 2-2,5 litre su tüketmeye özen gösterin.




  •         Her gün tartılmak motivasyon kaybı yaratacağından, kilo koruma döneminde haftada 1 gün sabah aç karnına pijamalarınızla tartılın ve kilonuzu kaydedin. Kilonuzda haftalık olarak artış oluyorsa, bu durum bir şeylerin yanlış gittiğini gösterir ve hemen önlem almanıza yardımcı olur.


  •         Öğünlerinizi dengeleyin,öğle yemeğinde çok yediğinizi düşünüyorsanız,akşam yemeğinde ekmeğinizden,pilavınızdan,makarnanızdan veya yağınızdan vazgeçin.Ya da akşam yemeğinizin porsiyonunu küçültün.




           Hayat tarzınız ‘Sağlıklı Beslenme’ olsun
     Yüzünüzden gülümseme hiç eksik olmasın..

Devamını Oku »

9 Şubat 2017 Perşembe

Aşırı Meyve Tüketimi Zararları Nelerdir ?

Birbirinden güzel görünen,hoş kokulu rengarenk meyveleri bol tüketmek zararsız gibi görünse de  yüksek şeker içerikleri  ile aşırı tüketildiklerinde
tehlike oluşturabiliyorlar.

Ye ,ye bir şey olmaz,meyve cildi güzelleştiriyor 2 kilo mandalina yiyelim,aman canım ne olucak sende ben 1 kilo çileği tek başıma yerim..İşte büyük tehlike böyle başlıyor..





     Meyveler yüksek su içeriğine sahip olan besinlerdir.Ayrıca vitamin,mineral,lif ve flavinoid gibi yararlı içerikleri de barındırırlar.Tatlı bir meyvenin çoğu su ve şekerdir (meyve şekeri : fruktoz ).%90 oranına kadar ulaşan su içerikleri ile kilo verme konusunda yardımcı olabilirler çünkü su yenilen gıdaların şişmesini sağlayıp kişiye tokluk hissi yaratır.Fakat içeriğinde ki şeker nedeniyle önemli olan meyvelerin vücuda ne kadar alındığıdır.Aşırı tüketildiğinde kan şekerinizi bir anda yükseltir ve vücut kendi mekanizmasından dolayı fazla fruktozu glikoza çevirerek saklar,glikoz depoları dolu olduğu zaman sakladığı glikozu yağlara çevirmeye başlar ve vücutta depo eder.
     Bu da ‘KİLO ALMAMIZA’ neden olur.Ayrıca insülin direnci ve obezite başta olmak üzere birçok hastalığa davetiye çıkardığı ve yaşlanmayı hızlandırdığı unutulmamalıdır.



 Uzun vadede 'KARACİĞER YAĞLANMASI' görülebilir ;


Meyvelerin içindeki şeker, karaciğeri 'yağ depolama' durumuna geçirerek bu hayati organın yağlanmasına neden olur. Zamanla karaciğer hücreleri artık insüline uymamakta, yağ taşıyıcı proteinlerin üretim ile geri dönüşümü de sekteye uğramaktadır.Bu da uzun vadede karaciğer yağlanmasına,kötü kolestrolün(LDL kolestrolü) yükselmesine neden olmaktadır.



Günde 3-4 porsiyon meyve tüketimi idealdir;

Meyvelerin glisemik indeksleri birbirinden farklıdır.Peki glisemik indeks nedir? Glisemik indeks besinin tüketildikten sonra, kan şekeri seviyesini ne kadar çabuk arttıracağını belirten bir ölçümdür. Glisemik indeks ne kadar yüksek olursa  kan şekeri seviyesi o kadar hızlı yükselir.Farklı besinlerin  kan şekerine etkisi çok büyük farklılıklar göstermektedir. Örneğin : Muzun glisemik  indeksi yüksek iken,elmanın glisemik indeksi düşüktür.Bu yüzden meyvelerin hesaplanarak hazırlandığı porsiyon listeleri vardır.

1 Porsiyon Meyve Olarak Tüketebileceğimiz Besinler ve Miktarları :


Elma: 100 gr (1 orta boy)
Portakal: 100 gr (1 orta boy)
Mandalina: 135 gr (2 küçük boy)
Kayısı: 100 gr (3-4 adet)
Muz: 60 gr (1 küçük boy veya yarım)
İncir: 50 gr (1-2 adet)
Kiraz: 75 gr (12 adet)
Vişne: 80 g (14 adet)
Greyfurt: 100 gr (1 orta boy)
Üzüm: 90 gr (15 iri tane)
Kırmızı erik: 50 gr (2-3 adet)
Yeşil erik: 100 gr (10 adet)
Çilek: 100 gr (12 adet/1 çay bardağı)
Şeftali: 140 gr (1 orta boy)
Armut: 100 gr (1 orta boy)                                     Ayva: 100 gr (1/4 orta boy)
Nar: 75 gr (1/2 orta boy)
Kavun: 150 gr (1/8 orta boy kavun)
Karpuz: 200 gr (1/8 orta boy karpuz)
Kivi: 75 gr (1 adet)
Ananas: 75 gr
Kuru incir: 15 gr (2 adet)                         

Kuru kayısı: 20 gr (3 adet)
Kuru üzüm: 20 gr
Kuru erik: 25 gr
Portakal Suyu: 1 çay bardağı
Greyfurt Suyu: 1 çay bardağı
Nar Suyu: 1 çay bardağı
Vişne Suyu: 1 çay bardağı
Üzüm Suyu: ½ çay bardağı
Elma Suyu: 1 çay bardağı





‘Çoğu zarar, kararında yarar’ sözüyle hareket ettiğimizde günlük ideal porsiyonu tüketirsek meyvelerin bize mucize faydaları :



  •  İçeriklerinin büyük kısmı,tıpkı insan bedenindeki gibi su içermektedir.
  •  Kolesterol içermezler. 
  •  Hafızayı canlandırırlar.
  •  Meyve tüketimi kanser, obezite, kalp hastalıkları, kireçlenme, cilt  bozulması, divertikülozis gibi çeşitli hastalık risklerini azaltmaktadır.
  •  Mükemmel bir lif kaynağıdır.Özellikle :
-Ahududu: Hem kırmızı hem mavi-siyah renklerde olabilen ahududu tam bir besin yıldızıdır. Bir tabak ahududu yenmesi halinde üç günlük lif ihtiyacı karşılanmaktadır.
 
-Armut: Armut, hem besin içeriği hem de lif muhtevası açısından en zengin meyvelerden biridir.Kabuğu soyulmamış orta boyuttaki bir armut yaklaşık 5.5 gram lif içermektedir.

-Elma:Orta büyüklükte bir elmanın yaklaşık 4.4 gram kadar lif içerdiği göz önüne alındığında, diğer tüm yararlarının yanında iyi bir lif kaynağı olduğu bilinmektedir.

-Avokado : Kremsi bir yapıya sahip olan avokado muhteşem bir lif deposudur. Bir yemek kaşığı avokadoda yaklaşık 2 gram kadar, bütün bir avokadoda da ortalama 10 gram lif bulunmaktadır.

  •   Vücutta biriken toksinlerin dışarı atılmasını sağlayan bol miktarda antioksidanları içerirler.
  •   Vitamin ve mineral yönünden zengindirler.





Meyve tüketirken dikkat etmeniz gerekenler:


  • Meyveyi yoğurtla karıştırarak tüketirseniz daha az meyve yemiş olursunuz.
  • Çikolata sosuna batırılmış meyvelerden uzak durmalısınız.
  • Hazır meyve suları ve limonataları tüketmek yerine doğrudan taze meyveden kendiniz sıktığınız meyve sularını tercih edin ve çok az şeker ilave edin veya hiç şeker ilave etmeyin.
  • Kabuklarını soymadan yediğiniz meyveler vitamin açısından daha zengin olucaktır.
  • Meyvelerinizi mutlaka uygun koşullarda saklayın.




Hayatın tadı ‘ Sağlıklı ve Kararında Beslenme’
     Kendinize değer verin..








Devamını Oku »